Yazıya başlık atmadan ve kafamdaki fikirleri dağıtmadan iki üç kelam etmek istiyorum. Mesleki deformasyonun getirisi olarak çok fazla yazı kaleme alamıyorum. Fakat bugün farklı bir gün. Bugün bir şeyler karalayabilirim. Yakın çevremin çok iyi bildiği üzere bu sene çıkan Normal People isimli diziyi çok...
Diziler
Merhabalar. Uzun zamandır bir şeyler karalamak istiyor ama yeterli vakit bulamıyordum. Nasip bugüneymiş. Kendime kalan tüm boş vakitlerimde bira içip(siz asla içmeyin) dondurma yiyen bendeniz olarak sonunda bir şeyler yazmaya karar verdim. Biraz kişisel bir yazı olacağı için mart ayında kaleme aldığım Sosyal Kusuş...
Merhabalar. Normalde bu dizi hakkında bir şeyler yazmayacaktım ancak şans eseri dinlediğim bir podcast beni dizi hakkında bir şeyler söylemem gerekiyormuş gibi hissettirdi. Çoğu yazımda olduğu gibi bir incelemeden ziyade kişisel bir iç döküş olacak. Yer yer spoiler içerebilir, uyarmış olayım. Hepimiz aylardır evdeyiz....
Fleabag’le tanıdığımız (en azından benim için öyle) Phoebe Waller-Bridge ve Vicky Jones imzalı HBO mini dizi olan Run, ilk bölümü 13 Nisan’da yayınlanmasına karşın son zamanlarda fazlasıyla karşıma çıktı ve neymiş bu diye açıp izlemeye koyuldum. Phoebe Waller-Bridge ablamızın adını görünce ufak bir heyecan,...
Alef…Bu diziye dair bir şeyler yazabilmek için finalinden itibaren iki gün bekledim. Fena başlamayan dizimiz o kadar kötü ilerlemişti ki cuma sabahı aklımda “akşam olsa da finali izleyip diziye bir güzel kaysam” fikri vardı. Final bölümünü tek kelime ile ağzım açık izledim. Bu kadar...
Merhabalar. Yazı yazmayı çok özlediğimi fark ettim. Bu bunaltıcı günlere bunaltıcı bir yazı bırakmak istemiyorum. O yüzden biraz sohbet biraz da deneme tarzında bir yazı kaleme almaya çalışacağım. Yazımızın konusu The Eddy isimli Netflix’te yayınlanan mini dizi. Bir çoğunuzun ismini dahi duymadığı bu...
Merhabalar, yine ben. İzniniz olursa değersiz kelimelerim ile kıymetli vakitlerinizden biraz ödünç alacağım. Bildiğiniz üzere Alef geçen hafta cuma günü ilk iki bölümü ile birlikte hayatımıza girdi. An itibari ile üçüncü bölümünü bitirmiş bulunmaktayım. Toplamda sekiz bölümden oluşacak bir dizinin ilk üç bölümünü tüketmiş...
Bu yazıyı yazdığım günlerde, hepimiz –umarım- evdeyiz ve evde yapılacak aktivitelerin en başında sürekli dizi & film izlemek geliyor tabi ki. “Paylaşmak güzeldir” mottosundan hareketle izlediklerimi mümkün oldukça buraya aktarıp hem kendi sıkıntımı almak hem de siz okuyuculara bir nebze de olsa katkıda bulunmak...
Cinsel saldırı mağdurlarını duyuyoruz. Peki onları dinliyor muyuz? Gerçek bir hikayeden uyarlama olan Unbelievable “kadına karşı şiddet,taciz,tecavüz” konusunu mümkün olan en yalın haliyle ele alan, bittiğinde ise boğazda dev bir yumru bırakan bir dizi. Hepimizin veya çevremizden bir kişinin en az bir kere maruz...
Dünya son birkaç yılda çok hızlı değişti. Modern toplum sorunları artık eskisi gibi değil. Çok daha derin, çok daha karmaşık. Eskiden olsa “bu da dert mi?” diye küçümsenecek bir sorun, şimdi çok ciddiye alınıyor. Belki de sadece benim açımdan böyledir ama dünyanın bu denli değişmesi iyi bir şey....